1. Gün

Sizlerle 06.20’de kalkacak olan uçağımız için İzmir Adnan Menderes Havalimanında SunExpress kontuarının önünde buluşuyoruz.08:00 ‘da Gaziantep Havalimanına indiğimizde, bagajlarımızı alıp bizi bekleyen özel aracımıza biniyoruz. Tabi öncelikle Gaziantep turlarımızın olmazsa olmazı sabah kahvaltımızı meşhur Zekariya Usta'da katmer ve sıcak süt eşliğinde yapıyoruz.Kahvatımızın ardından Zeugma Mozaik Müzesi’ne gidiyoruz. Mozaiklerin anlattığı hikâyeler ve güzelliklerine hayran kalacağımız müze gezimiz ardından Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde “Şehrin her sokak başında kale gibi kapılar vardır. Her gece sokaklarında kandiller yanar” diye bahsettiği yerleşim yeri olan ve zamanının en lüks semti olan muntazam taş isçiliğiyle göz kamaştıran bir mahalle, Bey Mahallesi’nin sokaklarında kayboluyoruz. Geçmişe döneceğimiz bu gezi sırasında yorgunluğumuzu atmak için bir konak kafede, yöreye özgü Menengiç kahvelerimizi yudumluyoruz. Eski bir Antep eviyken müzeye dönüştürülen ve yöresel yaşamın sergilendiği Hasan Süzer Konuk evini ziyaret ediyoruz. Öğlen yemeği molamızdan sonra sırada ki durağımız olan Antep Kalesi`ne ulaşıyoruz. Burada Antep`in kurtuluş destanın anlatıldığı Panorama müzesini gezerek bu destanı bir kez daha yasıyor ve şehitlerimizi minnetle anıyoruz. Buradan tarihi Bakırcılar Çarşısına geçiyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş olsa da hala bu güzel sanatı devam ettiren ustaların çalışmalarını izleyerek çarşı gezimizi tamamlıyoruz. Hep yorgunluk kahvesi içecek değiliz ya bir de keyif kahvesi içmek için Antep`in simgesi olan Tahmis Kahvesi`nde kahvelerimizi içiyoruz. Kahve keyfimizin ardından Antep’ten hediyelik, yemeklik, evladiyelik almadan geri dönmemek için Almacılar çarşısına gidiyoruz. Daha sonrasında Şanlıurfa’ya doğru yola çıkıyoruz.

 

Geceleme otelimizde.

2.Gün

Bir şehri tanımanın en iyi yolu müzesini gezmekle başlar, biz de Urfa'yı keşfetmeye 2015 yılında açılan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi ziyaretiyle başlıyoruz. Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, Arkeopark ve Edessa Mozaik Müzesi'nden oluşan Haleplibahçe Müze Kompleksi, 34 bin metrekarelik kapalı alanıyla Türkiye’nin en büyük müzesi olma özelliğini taşıyor. Göbeklitepe, Nevalı Çori, Akarçay Tepe, Hassek Höyük, Gre Virike, Lidar Höyük gibi höyüklerin her biri uygarlık tarihinin mihenk taşlarını oluşturuyor. Şanlıurfa’da özellikle 1960’lı yıllardan beri yapılan Baraj Kurtarma Kazıları ile çok önemli arkeolojik eserler keşfedildi. Çağdaş müzecilik anlayışı ile kurulan yeni Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde bu höyüklerin her biri, gerek kazı hikayesi gerekse eserleri ile, bölgede uzun yıllar çalışmış ve bu kazılarda görev almış deneyimli bilim insanlarının desteği ve katkısı ile özel tasarlanan bir mekan içerisinde sergilenmekte.Müzenin  ardından Balıklı Göl'ü geziyoruz. İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Şanlıurfa'nın sembolü haline gelmiş. Balıklı Göl gezisinden sonra, Urfa'nın tarihi dokusunun keşfine kapalı çarşı, eski taş sokak ve evler, Gümrük Han'la devam ediyoruz.

Geceleme otelimizde

3.GÜN

Otelde alacağımız kahvaltımızın ardından Göbeklitepe'ye hareket.

Bulunduğu günden itibaren tarih kitaplarının yeniden yazılmasına sebep olan, Dünyanın en eski kült yapılar topluluğu olan Göbeklitepe, araları taş duvarla örülü T biçimindeki 10 – 12 yuvarlak planda dizilmiş dikilitaş ve merkezine yerleştirilmiş daha yüksek boyda iki dikilitaştan oluşmakta. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartma ya da oyularak betimlenmiş. Bu kompozisyonun, bir öykü, bir anlatım ya da bir mesaj ifade ettiği düşünülmekte. Sonuçta, buranın bir yerleşim yerinden ziyade bir kült alanı olduğu savı güç kazanmakta. Buradaki kült yapılarının üretime geçiş aşamasına yakın olan son avcı grupları tarafından inşaa edilmiş olduğu düşünülmekte ve tüm bu dikilitaşlar, stilize insan heykelleri olarak yorumlanmakta. 

Kafalarımız iyice karışıp kendimize gelmeye fırsat bulamadan Harran'a hareket ediyoruz. Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari'de bulunan M.Ö. 2.000 başlarına ait çivi yazılı tabletlerde rastlanır. M.Ö. 2.000'in ortalarına ait Hitit Tabletleri'nde, Hitit'lerle Mitanni'ler arasında yapılan bir anlaşmaya Harran'daki Ay Tanrısının (Sin) ve Güneş Tanrısının şahit tutulduğu belirtilmektedir. Harran, Kuzey Mezopotamya'dan gelerek batı ve kuzeybatıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmasında dolayı Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Asurlu tüccarların önemli uğrak yerlerinden biri idi. Anadolu'dan Mezopotamya'ya Mezopotamya'dan da Anadolu'ya olan ticaret binlerce yıl Harran üzerinden yapılmıştı. Bu da burada zengin ve köklü bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuştur. Harran, Ay, Güneş ve Gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya putperestliğinin ( Sabiizm ) önemli merkezi olmasıyla tanınırdı. Bu nedenle Harran'da Astronomi ilmi çok ilerlemişti. Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi Harran Ekolü'dür. Bugün, şehri besleyen ırmaklar kurumuş olduğundan, sudan ve yeşilden mahrum bir ovanın ortasında 5000 yıllık tarihi, tipik evleri, höyüğü, kalesi, şehir surları ve çeşitli mimari kalıntıları ile ayakta durmaktadır. Tipik toprak evleri ve harabeleri gezdikten sonra Türkiye`de siyah gülün doğal olarak yetiştiği yer olan ve Birecik Baraj Gölü suları altında kalmış olan Halfeti`ye ulaşıyoruz. Burada bizleri bekleyen teknemize binip İncil`in ilk nüshalarının yazılmış olduğu Rum Kale’ye ulaşıyoruz. .Çektiğimiz en güzel selfie’lerin ardından bir başka sular altında kalmış köy olan Savaşan Köyün`ne geliyoruz ve doğa güzellikleri içinde ki manzaralardan geçerek Halfeti’ye dönüyoruz. 

Gezimizin ardından İzmir'e dönmek üzere Gaziantep Havalimanına geçiyoruz. Saat 22:25'de Sunexpress ile İzmir'imize dönüyoruz.
Bir sonraki gezimizin planlamak için hepinizi ofisimizde kahve keyfine davet edip, sizlerden ayrılıyoruz.